KADİM DOSTLUK


Uzun süredir almayı ihmal ettiğim basın kartım için Fındıklı'daki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bürosuna uğradım. Orada bir sürprizle karşılaştım. Yıllardır görmediğim 70'li 80'lı yılların yaman muhabiri Bedir Seferoğlu'na rastladım. Hararetle kucaklaştıktan sonra birlikte bir yere oturup sohbete başladık. Ne günler geçirmişiz, neler yaşamışız. Nezih Demirkent'li ve Çetin Emeç'li yıllar. Türkiye'nin en zorlu dönemleri. Adam kaçırmalar, darbeler, sokak cinayetleri, kaçakçılık, yolsuzluk, mafya olayları. O dönemin muhabirleri kelle koltukta dolaşıyor. Şimdiki gibi oturduğun yerden haber yapmak, ahkam kesmek yok. İşte Bedir de o günlerin gözünü budaktan esirgemeyen gazetecisiydi. Olayı dışından izlemez, sıcak çatışmaların içine dalardı. Çoğu zaman haberin merkezinde olurdu. Gittiği tehlikeli bir işte kendisinden saatlerce haber alınmaz, sonra gazeteye döner, istihbarat müdürüyle birlikte yazı işlerine girer olayın bütün heyecanını bizlere yaşatırdı. Biz de aynı heyecanı sayfalara yansıtırdık. O günlerin Hürriyet'i bu heyecanı okurlarına yansıttığı için gündemi belirlerdi. Tabi diğer gazeteler ve gazetecilerde de bu yarış vardı. Herkes farklı bir şey yapmaya çalışır gazeteler birbirini atlatma yarışına girerdi. Sonra masa başı gazetecilik, ajans gazeteciliği geldi mertlik bozuldu. Bütün gazeteler birbirine benzemeye başladı. Aynı haber, aynı cümleler ve fotoğraflarla yer almaya başladı. Üç kuruş maaş için ölümü göze alan gazetecilerin yerini menfaat gazetecileri almaya başladı. Ve sonunda gazeteler tepetaklak oldu. Tirajlar yerlerde sürünüyor. Bir dönem Türkiye'de gazeteler tezgahta 4,5-5 milyon satarken bugün 10'da birini zor satıyor. Artık yeni Bedirler yok, gazetecilik yok, o zaman gazete de yok.

********************
Bazı insanları anlatacak söz bulmasına sözler kafi gelmez.İşte 1970 1980'li kanlı terör yılllarında bir dünya gazetesi olan Hürriyet'te çalışmaktan ve arkadaşı olduğumdan çok gurur duydugum Fikret Ercan.
Çok uzun zaman sonra Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığı'nda karşılaştık. Kendisine söylemedim ama ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Onunla çalıştığım günler gözümün önüne geldi ve Türk medyasını bugün ne kadar işler acısı hale geldiğini anladım.

Fikretin benim yiğit kardeşim alçak gönüllü can kardeşim babıalinin büyük yazı işleri müdürü. Bana benim için yazdığın her şey sende fazlasıyla var. Sağol sevgili kardeşim.

Bu meslek bir aşk hikayesi gibi. gazetecinin ölümü bile haberdir çünkü. Çünkü gazeteci her sabah yeniden doğar akşam olur gün batar yeniden sabah olur. Dünyada durmayan tek şey haberdir.

Sevgili Fikret'im her zaman birlikteyiz. Ölene dek kadim dostum, kader arkadaşım can yoldaşım. Kal sağlıcakla.


Okunma Sayısı:1470    
Eklenme Tarihi:10-01-2020 08:13    

© Copyright 1998-2024 www.savasmuhabiri.org .Tüm hakları saklıdır.
info@savasmuhabiri.org